Hayatıma kısa bir bakış

Geçmişi, geçmişimizi hep merak etmişizdir. Bazen doğduğumuz güne dönmek, o günü tekrar yaşamak isteyebiliriz. Ancak bu mümkün olmadığına göre, hiç olmazsa o günün doğumumuz harici olayları hatırlatıcı gazetelere erişebiliriz.

Ne ilginçtir ki, doğum günümde gazete yayınlanmamış. Çünkü o gün ihtilal nedeniyle sokağa çıkma yasağı varmış.Annemi güç bela hastaneye götürmüş babam. Gündüz saat 10 gibi, ilk haber gelmiş. Normal bir doğummuş.

İleri ki yıllarda bana doğum yeri sorulduğunda ”Haseki Hastanesini” söylüyor olacaktım.

Ailem 1950’li yılların başında Bulgaristan’dan göç etmişler. Bu göç sırasında daha aile oluşmamış. Bunun için 1959 yılını beklemek gerekmiş. Babam 1950 yılında annesi ve kız kardeşleriyle sınıra geldiklerinde daha soyadları yokmuş. ’’Ne istediği’’ sorulduğunda dahi bir cevap verememiş. Mesleğine istinaden ‘’Altınçekiç’’ ismini vermişler, çünkü babamın mesleği sayacılıktı(ayakkabının üst kısmını diken). O dönemde ‘’muhacir’’ denilen göçmenler çeşitli illerin çeşitli bölgelerine yerleştirilmişler. Hatta bazılarına yeni evler yapılmış. Babam da İstanbul’un o dönem ‘’Taşlıtarla’’ denilen daha sonraları ‘’Gazi Osman Paşa’’ adını alacak yeni ilçesinde bahçeli ama alt yapısı olmayan bir ev sahibi olmuş. Bu bölge bilhassa 70’li yıllarda iç göç nedeniyle tescilli gecekondu bölgesi olmuş.

Annem o kadar şanslı değilmiş. Ailece sınıra geldiklerinde ailesi, bir komşu suç istinat etmesi nedeniyle sınırı geçememişler. Sadece annem ve ağabeyi sınırı geçebilmişler. Geçici zannettikleri bu durum 1978 yılına kadar sürmüş. Bu arada yılların geçmesiyle ve ailesinin isteğiyle annem babamla görücü usulüyle evlenmiş. Yıl 1959.

1960 yılının 5 haziran günü dünyaya  gelmişim. Babaanne, anne ve babadan oluşmuş çekirdek ailemde annem karar alan, babam onaylayan, babaannem ise muhalif görünümündeymiş. O zamanın zor şartlarına ayak uydurup, yaşamlarını sürdürürlerken, ben o dönemlere ait sadece iyi hatıralarımla yaşıyorum.1961-daha bir yaşındayım

Bir süre sonra ikinci bir çocuk arzu edilmiş, ancak bu çocuğun gelmesi 9 yıl sürmüş. Kardeşim Hakan benden 9 yaş ufak. Birçok çocuğun kardeşlerini kıskanmalarına rağmen, kardeş benim için de arzuladığım bir kişi olduğu için daha doğumundan itibaren onu çok sevdim. Ama kardeşim bana sağlanan imkanların hepsine sahip olamadı.

Çok başarılı bir ilkokul yaşantım, ailemin ve öğretmenlerimin dikkatini çekti. O dönemlerde de çok gözde olan özel okulda okutulma kararı alındı. Girdiğim sınavlar sonucu zor da olsa Sankt George Avusturya Erkek Lisesine başladım. Ama o ilkokulun parıltılı yaşantısı bitmişti. Sınıf ve okul arkadaşlarım bana göre daha eğitimli, zengin ve İstanbul’un o dönem nadide semtlerinden geliyorlardı. Bu eziklikle Hazırlık sınıfını zorda olsa takıntısız geçirdim. Ama devamında her sene ikmal ve hatta 2 yıl sınıf tekrarlamam söz konusu olacaktı. Neticesinde 8 yıllık orta öğrenimim 10 yılda  bitti, belki de bitirildi. Çünkü ailem okul parasını ödeyemez duruma gelmişlerdi. Okul özel, paralı, pahalıydı. Özel ders desteği gerekiyordu. O 10 yıl belki de hayatımın ondan sonraki bölümünü belirledi ancak neredeyse hiç yaşanmamış bir 10 yıl olarak hatırlıyorum.20.03.1980

Bu zor okul yılları şartlarında , evimizin çevresindeki gecekondular apartmanlara dönüşmeye başladığından annem evin rutubeti ve çocukların büyümeye başladığını öne sürerek babama yeni bir ev konusunda baskı yapmaya başladı. Sonuçta 3 katlı, o dönem için modern sayılabilecek bir sahibi olduk. Komşumuzun sözünü hiç unutmam.’’Artık sizin kanalizasyondan sıçan çıkmaz, sıçanlar daha iyi beslenecekleri bölgeye giderler’’demişti. Gerçekten de 3 kat bitmiş ama evin bitmesi babamın vefatından sonra mümkün olmuştu. 1974 yılında başlamış, 90’lı yılların sonunda bitirebilmiştik.

05.82 lise mez.1982 yılında liseden mezun olduğumda hayalimdeki doktor veya mimar olma isteği kaybolmuş, bir an önce bir üniversiteden mezun olma isteğine dönüşmüştü. Çünkü artık o zor koşullarda dersler beni bıktırmıştı. Dolayısıyla hemen o sene kendimce okuması en kolay iktisat’a yöneldim. 1982-1986 yılları arasında orta karar bir talebe olarak üniversiteden mezun oldum.06.86 uni mez.

Artık 26 yaşına gelmiş, birçoğunun artık hayatla ilgili kararlarını uygulamaya başladığı dönemde ben daha yeni gençliğin tadını çıkarmaya başladım. Artık ailem bundan sonraki yaşantım için daha az belirleyici olmaya başlamışlardı.

09.82 campingHele hele üniversite çağlarında ilk cep harçlığımı kazanmaya başlamam, bir camping’in resepsiyonunda turizmle tanışmam, aslında benim bundan sonraki yaşantımı belirlemişti. Bir daha Turizm’den hiç kopamadım ve ikinci denememde 1987 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sınavlarını kazanıp, gerekli eğitimden sonra Turist rehberi oldum.

1988 yılı mesleki eğitimimi tamamlamış, hatta askerliğimi de 8 aylık bir dönemde tamamlayarak 1988-1989 yıllarında aktif olarak çalışmaya başlamıştım. Çoğu arkadaşıma ve başka mesleklere göre daha çok kazanıyordum. Artık evden uçma zamanım gelmişti. İlk önce kendi evimde oturmaya başladım. Meslekteki ilk yılımda, hatta ilk turumda bir Çekoslovak grubunu gezdirirken, gruptan bir bayanla tanıştım. Şaka gibi geçen birkaç gün sonrasında ilişkimiz ciddileşti, arkadaşlığımız aşka dönüştü. Tüm zorluklara beraber göğüs gererek evlendik. Amacımız kendi aramızda olmasıydı nikahımızın ancak annem sürpriz bir kararla çoğu akrabamızı davet etmişti.1990 inge nikah

1989 yılında başlayan bu aşk hikayesi, 1997 yılında oğlumuzun dünyaya gelmesiyle taçlandı. Ancak meslekteki yükseliş yerini durgunluğa bırakmıştı. Maddi yönden gerileme, bir anlamda depresyon ve baskı, doğumun uzun süren balayının bitmesine neden oldu. Ve oğlumuz daha iki yaşındayken eşim ayrılma kararı aldı. Bu benim için neredeyse bir yıkımdı. Böyle bir şeyin başıma, başımıza gelebileceğine ne kendim, ne de yakın çevremiz inanamadı. Tek şansımız, oğlumuz açısından onun gelişimini etkiyebilecek tartışmalardan uzak, anlaşarak ayrılmamız oldu. Bu durumdan oğlumuz belki de yıllarca haberi olmadı.

2 yıllık bir rehavet döneminden sonra kısa, geçici arkadaşlıklarım oldu. Ancak sonuncu beraberliğim 6 yıl sürmesine rağmen evlilikle sonuçlanamadı.

Artık 40’lı yaşların sonuna gelmiştim.

50’li yaşlar nispeten durağan ama bir o kadar da yeniliklere gebe idi.

Bir yandan bekârlığın ve yalnızlığın huzuru, diğer yandan bir yenilenme dönemi. 50’li yaşlara yeni bir kalça protezi ile başladım. Kulağa hoş gelmese de kendi sağlıklı kalçamı aratmayacak bir operasyondu (bkz. son yazılarım: Sağlık). Yeni protez kalça hayatıma yeni bir hareketlendirme mi getiriyor derken, tam tersi oldu ve kilo sorunları tavan yaptı.

Son yirmi yılımı obeziteyle mücadeleyle geçirmiş, kısmi başarılar sağlamış olmakla birlikte devamında ‘’ yo- yo’’ etkisiyle durum daha da vahim hale gelmişti.

Radikal bir kararla obezite cerrahisine karar verdim ve halk arasında ‘’tüp mide ameliyatı’’ denilen bir müdahale ile midemin büyük bir kısmı kesilip, iptal edildi. Böyle bir karar vermem kimine göre cesaret isteyen bir müdahale idi, çünkü oldukça yeni bir operasyon şekliydi ve uzun vadeli sonuçları bilinmiyordu. İyi ki de böyle bir karar vermişim. İlk 20 ayda 57 kg zayıflayarak 140 kg. 83 kg. indim. Bu durum bana özgürlük ve mutluluk getirdi.değişim

Bu mutluluk ve özgürlük azalarak devam ediyor. Maalesef siyasi koşullar iş hayatıma etki edince, mutluluklar sürekli olamıyor.

Operasyon sonucu beklenmesine rağmen, beklenenin üzerinde bir kilo düzeltme durumu oldu ve bir parça kilo geri aldım. Bunu metabolizmanın kendini düzene sokması, sigara bırakma etkisi, mesleki duygusal etkileşime bağlayabiliriz. Umarım bu durum bir an önce stabil hale gelir.

Kardeşi sayesinde ‘’Altınçekiç’’ ailesi büyüyor. Güzel bir yeğenden sonra aileye yakışıklı bir yeğen daha katıldı.

“Hayatıma kısa bir bakış” üzerine bir yorum

  1. Selamlar,

    Bu hayat hikayesi kısmını zevkle okudum, akıcı bir üslup (hani ben de mi böyle birşey yazsam diye düşünüyorum şimdi.

    Başarılar dilerim.

    PS. bir düzeltme, 1988 yılından bahsederken 1089 yazılmış yanlışlıkla.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir